Iğdır Üniversitesi Büyük Ağrı Doğal Afet ve Kaynaklar Araştırma Merkezi (BADAKAM) Bingöl'ün Karlıova ilçesindeki depremle ilgili teknik analiz ve görüş paylaştı.
BADAKAM Müdürü Dr. Öğr. Üye Mehmet Salih Bayraktutan'ın Karlıova depremiyle ilgili yaptığı tekniz analiz ve yayınlanan BADAKAM görüşü şöyle;
14 HAZİRAN 2020 KARLIOVA DEPREMİ
Deprem
Oluş zamanı, 14 Haziran 2020, saat 17.24 de Merkez Üssü (episantr) Karlıova (Bingöl) yakınlarında Büyüklüğü (magnitude) MMS=5.7 olan bir deprem meydana gelmiştir. Merkez üssü aletsel olarak Karlıova’nın KB sında görülüyor. Ancak, Merkez Üssünü bir nokta değil, Karlıova merkezde olmak üzere doğuda Kargapazarı ile batıda Kaynarpınar arasında kalan alanın kabul edilmesi daha doğru olacaktır. Ertesi gün 15 Haziran’da sabah saat 09.55 de büyüklüğü MMS=5.6 artçı şok meydana geldi. Artı şoklar 1 yıl kadar sürebilir. Büyüklüğü 5.0 civarında bir artçı daha olması muhtemeldir. Giderek küçülerek zayıflayıp sönümlenmesi önceki depremlerde gözlenmiş genel depremsellik tarzıdır.
Aktif Faylar
Anadolu’da deprem etkinliği bölgesel ölçekte İki büyük Aktif Fay kuşağı tarafından denetlenmektedir. Bunlar Kuzey Anadolu (KAF) ve Doğu Anadolu (DAF) Fay kuşaklarıdır. Son bir yıl içinde meydana gelen Sivrice (Elazığ) ve Pütürge (Malatya) Depremleri Doğu Anadolu Fay kuşağının tektonik etkinliğindeki artışın sonucudur. Doğu Anadolu Fay (DAF) kuşağı Transkafkasya volkano-tektonik hattını Kıbrıs Dalma-Batma hattına bağlamaktadır. Bu iki aktif fay kuşağı Türkiye’nin coğrafik boyutlarını aşan, bölgesel ölçekte fay kuşaklarıdır. KARLIOVA sadece bir kesişme alanıdır. DAF neded KAF, Karlıova’dan başlama dığı gibi burada sonlanmaz. Başlangıç noktaları Karlıova değildir, Anadolu dışında başlayıp yine ülkemiz dışında devam etmektedir. Karlıova’da kesişen aynı yaşta fay kuşaklarıdır.
Kuzey Anadolu Fay Kuşağı,
Anadolu’yu doğudan batıya boydan boya kat etmektedir. Bir kısım yer bilimciler tarafından Karlıova’dan başladığı ve batıya yaklaşık 1500 km uzunlukta devam ettiği kabul edilen KAF, Karlıova’dan değil daha doğudan Zagros bindirme kuşağından başlamaktadır. Doğuya doğru Karlıova-Varto üzerinden Nemrut Volkanı, Van Gölü üzerinden Iran’da Zagros Bindirme Kuşağına bağlanmaktadır. Varto batısında Bingöl Volkanı Kalderası’nı ortadan kesmiş güney yarısının tamamen taşınmasına sebep olmuştur. KAF üzerinde DAF kuşağının atım miktarı yaklaşık 36 km dir. Aynı süre içinde (eş zamanlı olarak) Erzincan Havzası gelişmiştir.Erzincan havzasının D-B uzunluğu ve DAF üzerindeki atım miktarı yaklaşık olarak eşittir. KAF batıya Erzincan, Niksar, Kocaeli, Şarköy- Saros Körfezi üzerinden devam etmekte, Batı Trakya ve Arnavutluk’dan Adriyatik denizine kavuşmaktadır. Sağ yanal atımlı bir transform fayı niteliğinde dünyanın en aktif tektonik kuşağından birisidir. Aynı zamanda Avrazya Plakası güney sınırını da oluşturmaktadır. Bu kuşak boyunca, Kuzey Anadolu’nun doğuya ve Orta Anadolu’nun batıya hareketi günümüzde devam etmektedir. Yıllık ortalama hareket miktarı geodezi GPS şebekesi kayıtlarından ortalama 2,5 mm olarak belirlenmiştir.
Doğu Anadolu Fay Kuşağı,
Bu kuşak da Kafkasya’dan başlayıp Doğu Anadolu’yu kat ederek, Varto-Karlıova arasında KAF kuşağı tarafından kesilmiş (sağ yönlü atımlanmış) ve güneybatıya Bingöl, Elazığ, Pütürge, Harmanlı, Pazarcık, Kahraman Maraş,Düziçi, Toprakkale, Yumurtalık üzerinden İskenderun Körfezi batı kıyısına paralel devam etmekte, Kıbrıs Trodos bindirme yüzeyine birleşmektedir. Sol yanal atımlı hareket mekanizmasına sahiptir. Kuzeydoğu da Gürcistan Güneyinde Akhalkelek-Çıldır kuzeyinden, Gaziler, Horasan, Köprüköy (Çobandede Fayı ), Tekman, Bingöl Volkanı Varto batısında KAF zonuna erişmektedir. Bu nokta ile Karlıova arasında yaklaşık (36 km) sağ yanal atıma uğramıştır. Yaklaşık son 10my içerisinde, Doğu Anadolu Fay kuşağının ötelenmesi süresinde Erzincan Çöküntüsü de gelişimi tamamlan mıştır. Karlıova’dan itibaren DAF güneybatıya Bingöl, Sivrice, Pütürge, Pazarcık , Kahraman Maraş üzerinden devam etmektedir. Maraşdan sonra güneybatı ya Amanosların kuzeye uzantısını keserek Düziçi, Toprakkale, Yumurtalık üzerinden, İskenderun körfezi batı kıyısını denetleyerek Kıbrıs Trodos Ada Yayına birleşmektedir. DAF kuşağı Maraş da Kızıl Deniz- Lut Gölü üzerinden gelen Ölü Deniz Rift (ÖDR) Zonu’nu sonlandırmıştır. Diğer bir ifadeyle Ölü Deniz Rift kuşağı Maraş’da, DAF kuşağında Ahır Dağı massifiyle karşılanmaktadır. Bu nokta DAF ve ÖDR nin buluştuğu yüksek sismo-tektonik risk gösteren alandır. Ülkemizde Karlıova gibi deprem riski son derece yüksek alanlardan birisidir.
Doğu Anadolu Fay kuşağında meydana gelmiş önemli depremler;
1924 , Köprüköy Depremi
1952 , Pasinler Depremi
1983, 30 Ekim. Erzurum (Horasan -Narman) Depremi, MMS=7.0
1984, Gaziler Depremi, MMS = 5.8
2004 , 25 Mart . Aşkale (Akören) Depremi , MMS = 5.3
Merkez Üssü - Hasar Dağılımı
Merkez üssü KARLIOVA dır. Doğuda Kargapazarı ile batıda Kaynarpınar arasında ve güneyde Karlıova- Toklular’a kadar üçgen biçimli saha Merkez Üssü alanıdır. Deprem DAF ve KAF, bu iki fay kuşağının birlikte etkin olduğu, kesişme noktasında gerçekleşmiştir. Depremin Şiddeti, yer yüzünde sebep olduğu (yol açtığı) yapı hasarları derecesi olarak tanımlanır. Ancak Türkiye şartlarında ve özellikle Doğu Anadolu’daki çamur harçlı ilkel yapılardaki hasarların ŞİDDET derecesini tesbitte kullanılması doğru olamaz. Richter veya Mercalli Şiddet skalasındaki kriterleri karşılama dığından bu amaçla değerlendirilemez. Şiddet cetvelleri belli standartlarda (betonarme veya kesme taş yığma) yapılardaki hasar biçimi ve derecesi kullanıldığında doğru sonuç verecektir. Bu nedenle hasar dağılım haritası hazırlanmasında, belli bir yapı tipi ele alınarak ve her yerde aynı tür yapılardaki hasarlar mukayese edilebilir. Ancak bu şekilde elde edilen haritalar bilimsel anlamı olabilir. Karlıova Depreminde KAF üzerinde batıda Elmalı ve Dinarbey köylerindeki yapı hasarları İKİ NEDENLE şiddet ölçümü için kullanılamaz. Bu iki köy heyelan üzerinde bulunmaktadır. Bu iki köyde hasar artırıcı faktörler, merkez üssüne yakınlıkdan değil, heyelanlı zeminden ileri gelmektedir. İkinci faktör de yapıların çamur harçlı ve çok yaşlı olmalarıdır. Yıkılan evlerin Damlarında kullanılmış olan kalın-ağır ağaç örtü özellikle uç bölgelerinde çürümeden dayanımını kaybetmiş olması hasarı artırmıştır. Bu iki köydeki yapı hasarları yanıltıcı görüntülerdir. Bu durum göz önüne alındığında Merkez Üssünün Karlıova ya daha yakın olduğunu düşünebiliriz. Kaynarpınar köyü de yüksek eğimli yamaçlar, kısmen yamaç molozu zeminleri nedeniyle yerel olarak yüksek hasara maruz kalmıştır. Karlıova’nın doğusunda Kargapazarı’nın daha doğuya doğru zemin volkanik malzeme (Bingöl Volkanı bazaltları) den oluştuğundan, yapılaşma aynı karakterde olmasına rağmen hasarlar daha düşük seviyededir.
Merkez Üssü Karlıova’dır. Aktifleşen KAF kuşağı ve DAF ile ortaklaşa etkilenme olmuştur. Enerjinin açığa çıkışını her iki fay hattı paylaşmıştır. Yüzeyde kısa yırtık, çökme gibi topoğrafya da deformasyonlar oluşabilir. Arazide bu tür topoğrafyada yamaç akması, kaya akıntısı, yerel çökmeler gibi bozulmalar, zaman içinde artçı şokların artmasıyla ortaya çıkabilir. Erzurum güney ilçeleri olan Çat ve Tekman köylerinde, yaşlı çamur-çakıl yapılarda hasarlar meydana gelmiştir. Bu tür hasarlar yaşlı ve ilkel yapılarda oluşan yıkımlardır. Şiddet derecelenmesinde kullanılamaz. Çünkü Deprem enerjisinin büyüklüğünü değil, yapının zayıflığını yansıtmaktadır.
Konfüçyüs’ün ifadesiyle; Yani DERİN olan kuyu değil, KISA olan iptir. Hasarı yapan Deprem Büyüklüğü değil, çok ilkel olan yaşlı yapılardır.
Yorum
Karlıova Depreminde çalışan KAF ve DAF kuşaklarınca paylaşılan etkinlik söz konusudur. Bu iki kuşak, aynı noktada kesiştiklerinden, derin merkezde (hiposantr) açığa çıkan enerji paylaşılmıştır. Kırılma Mekanizması Doğrultu Atımlı dır. Doğu Anadolu’da Yer Kabuğu kalınlığı 45-50 km kadardır. Karlıova Deprem derinliği 7-10 km kadardır. Sığ deprem olması hasarı belenenden daha fazla artırmıştır. İki adet 5.7 ve 5.6 in üzerinde deprem oldu, bir yıl kadar sürece olan artçı şoklar içinde 5 üzerinde bir şok daha olabilir.
DAF, Doğu Anadolu Fay kuşağında son iki yıl içerisinde giderek artan sismik etkinlik gözlenmekteydi. Elazığ Sivrice ve Malatya Pütürge Depremleri bu etkinliğin batıya K.Maraşa doğru göç etiğini göstermekteydi. Ancak Karlıova depremi aksi yönde bir sıçramayı kanıtladı.
Ülkemizde Deprem hasarın azaltılması iki temel kriterin sağlanması ile mümkün olabilir.
- Yerleşim yerlerinin alüvyon zeminlerin dışına çıkartılması, taşınması
- Yapıların deprem yükleri esas alınarak projelendirme ve inşaatı .
Sadece bu iki kriterin gerçekleştirilmesi ülkemizde deprem hasarları ve can kaybının en aza indirilmesi sağlanabilir. Yoksa Masanın altına, kolonların altına girmekle, sıraların altına gizlenmek oldukça komik ifadelerdir. Aksi halde,
Depremlerle yaşamayı öğrenmeliyiz sloganı bilimsel ve teknik bazda havada kalmaya mahkum, fantaziden öteye geçmez. Nitekim, son yüz yıldaki gidişat bunu göstermiştir.Böyle giderse gelecek yüz yıl boyunca değişen bir şey olamaz.