IĞDIR ÜNİVETSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ- BÜYÜK AĞRI DOĞAL AFETLER VE KAYNAKLAR ARAŞTIRMA MERKEZİ
BADAKAM GÖRÜŞÜ
İSTANBUL BOĞAZI KARADENİZ HAVZASINI, BURADA KIYISI BULUNUAN TÜRKİYE, GÜRCİSTAN, RUSYA FEDERASYONU, UKRAYNA, ROMANYA VE BULGARİSTAN OLMAK ÜZERE ALTI ÜLKENİN DOĞRUDAN VE BUNLARIN HİNTERLANDI DURUMUNDA OLAN DOĞUDA KAFKASYA, BATIDA DOĞU AVRUPAYI AÇIK DENİZLERE, OKYANUSLARA BAĞLAYAN DÜNYANIN EN STRATEJİK, YEGANE SU YOLUDUR.
Günümüzde geçen ticari ve savaş gemileri nin sebep olduğu tahribat, sadece kıyılardaki tesis ve yapılarla sınırlı değildir. Bunlar tarihi değerleri nedeniyle koruma altına alınması gerekli yapılardır. Bu fiziksel hasarların dışında gemilerin atıkları deniz biyolojisini, canlı habitatını olumsuz etkilemektedir. Gemi Trafiğinin giderek artan zararlarını Boğazın taşıması artık kabul edilemez seviyelere gelmiştir. Karadenizin ikinci bir Su Yolu ile Akdenize bağlanması bir zorunluluk halini almıştır.
KANAL İSTANBUL güzergahı ve çevresinin jeolojisi , bir su yolu açılmasına engel her hangi bir olumsuz özellik göstermiyor. Kanalı etkilemesi beklenecek başlıca Yer Bilimleri disiplinleri topoğrafya, zemin-deprem, jeoteknik ve hidrojeoloji dir.
Topoğrafya; Kanal güzergahı İstanbul Trakya yakasında yüzey topoğrafyası en uygun hattır. Rakım olarak çevresinin en düşük kodlarına sahiptir. Kanal burada zaten var olan topoğrafik ve hidrografik vadi boyunca yerleştirilmiştir. Dolayısıyla, topoğrafya bakımından Kanal Güzergahı en uygun konuma sahiptir. Bu konum çok önemli bir avantajdır. Topoğrafya avantajı aynı zamanda yapılacak kazı ( harfiyat) hacminin de en azda kalmasını sağlayacaktır.
Deprem; Deprem etkinliği bakımından güzergah İstanbul Trakya yakası ile aynı riske sahiptir. Zekeriya Köy çevresi ile aynı seviyede depremselliği var. Mukayese edilmesi gerekirse Marmaray , Avrazya tüneli ve boğaz köprülerinden çok daha düşük deprem riski vardır. İstanbul genelinde değerlendirilirse deprem karşısında en güvenli alanlarından birisidir.
Aktif Faylar; Kanal güzergahı yakınında veya güzergahını kesip geçen her hangi bir Aktif Fay yoktur. Kuzey Anadolu Fay kuşağının Marmara dan geçen kolu, ciddi risk oluşturmayacak mesafe uzakta güneydedir.
Zemin- Geoteknik; Güzergah çevresinin zemini, çok kalın Kireçtaşları ve Klastik Sedimanter kayaçlardan ibaret bir istiften oluşmaktadır. Oldukca uniform (hafif eğimli paralel tabakalı) jeolojik yapısı ile çok olumlu geoteknik kriterlere sahiptir. Hatta zeminin petrografisi deprem hareketini soğurma yönünde müsbet etkisi de söz konusudur.
Hidrojeoloji; Çevredeki arazi düşük rölyefe sahiptir. Dolayısıyla yüzey suyyu-akıntıları taşkın vb tehlike oluşturmaktan uzaktır. YerAltı Suyu seviyesi kısmen etkilenecektir. Ancak alınacak önlemlerle telafisi mümkündür. Kanal tabanı yüksek güvenlikli izole edileceğinden, YAS seviye değişimi, yıllar içinde yeni bir dengeye erişeceğinden, problem zaman içinde azalarak ortadan kalkacaktır.
Sonuç
Neticede,
İstanbul Kanalı Güzergahı, jeolojik açıdan hiç bir bilimsel olumsuzluk veya engelle karşı karşıya değildir. Kanal tabanı sağlam ve yüksek güvenlikte zeminden İZOLE edilmesi halinde
Mükemmel bir projedir.
İlaveten, kanal daki su akıntısı Eletrik Üretimi için çok elverişlidir. Yüksek Potansiyel Enerjisi
Var. Bu çok büyük ekonomik kazanç olacaktır.
Ayrıca, bölgemizde Türkiye nin Jeo-Politik gücünü de artıracak etkileri de var.