Iğdır’ın Avrupa’nın havası en kirli şehri olduğunun açıklanmasının ardından Dr. Öğr. Üyesi Aysun Özen Altıkat’ın TRT Haber’e yaptığı açıklamalar yeniden gündem oldu.
Dünyanın en kapsamlı hava kirliliği raporu olan, her yıl İsviçre merkezli hava kalitesi teknolojisi şirketi IqAir tarafından yayımlanan “2021 Dünya Hava Kirliliği Raporu” açıklandı.
Buna göre Türkiye’nin dünyanın en kirli havasına sahip 46’ncı ülkesi, Iğdır’ın ise Avrupa’nın en kirli şehri olduğu anlaşıldı.
“Hava Kirliliğin Ana Sebebi Yapısal Kaynaklı”
Bu bağlamda geçtiğimiz dönemde Iğdır Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Aysun Özen Altıkat’ın Iğdır’ın hava kirliliğine ilişkin TRT Haber’e yaptığı açıklamalar yeniden gündem oldu.
Iğdır’da oluşan hava kirliliğinin yapısal kaynaklı olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, açıklamasında şunları kaydetmişti;
“Iğdır sanayi bakımından gelişmiş bir yer değil, aynı zamanda nüfusu yüksek bir şehir de değil. Fakat buna rağmen çok miktarda partikül madde kirliliği var. Bunun ana sebebi Iğdır’ın yapısal bazı sıkıntılarının olmasıdır. Iğdır beklenildiği gibi sadece kış aylarında değil, yaz ayarında da ciddi manada hava kirliliği yaşayan bir şehir. Bizler bununla ilgili Iğdır Üniversitesi olarak çeşitli araştırmalar yaptık. Araştırmalarda Iğdır’ın özellikle yaz ve kış aylarında farklı yönlerden rüzgâr aldığını tespit ettik. Kış aylarındaki batı kaynaklı rüzgârların etkisi ile kirli hava, 5000 metre yüksekliğindeki Ağrı Dağı’na çarpıyor. Yani Ağrı Dağı tamamen bir cephe oluşturuyor. Bunun sonucunda kirli hava uzaklaşmak yerine şehrin üzerini battaniye gibi sarıyor. Kış aylarındaki kirliliği önlemek amacıyla doğal gaz kullanımı arttırıldı ve çok hızlı bir dönüşüm yaşandı. Bunun sonucunda kışın gözlenen kirlilik çok ciddi düzeyde azaldı.”
Doğal gaz dönüşümünün yaz aylarındaki kirliliğe engel olmadığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, yaz aylarındaki kirliliğin nedenleri için “Doğal gaz dönüşümünün yazın gözlenen hava kirliliğine yararı olmadı. Çünkü yazın gözlenen hava kirliliğin sebebi partikül maddeler değil Aralık ilçesinde oluşan erozyondur. Batı kaynaklı rüzgârlar Iğdır’ın Aralık ilçesindeki çölleşmiş bölgeden erozyona sebep oluyor.” ifadelerine yer vermişti.
“Metsamor Nükleer Santrali Ana Sebep Değil Fakat Masum da Değil”
Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, Metsamor Nükleer Santrali’nin kirliliğe olan etkisi üzerine sorulan soruyu ise “Ana sebep değil fakat masum da değil” diyerek cevaplamıştı. Çevre Mühendisliği bölümü akademisyenlerinden Altıkat, konuşmasını şu sözlerle sonlandırmıştı;
“Metsamor Nükleer Santrali’nin çok bir etkisi yok fakat çok da masun değil. Nükleer santrallerin saldığı kirlilik karbondioksit değildir, nükleer santraller su buharı salarlar. Su buharları çok masum bir gaz değildir. Çok ciddi çevresel etkileri var. Öncelikle su buharı sera gazlarının üçte ikisini oluşturuyor. Nükleer santraller soğutma kulelerinden kaynaklanan su buharı neticesinde çok ciddi miktarda sera gazı salarlar. Fakat partikül madde kirliliği için bir etkisi yoktur.”