Kadınların Yayla Mesaisi: Elektrik ve Su Olmadan Zorlu Koşullarda Büyük Emek.

Muş'un yaylalarında elektrik ve su olmadan çalışan kadınlar, zorlu yaşam koşullarına rağmen büyük bir özveriyle hayatlarını sürdürüyor. Süt sağma ve peynir yapma gibi geleneksel işlerle uğraşan kadınlar, modern konforlardan uzak bir yaşam sürüyor.

Muş'ta yaz mevsimiyle birlikte yaylalara göç eden hayvancılıkla uğraşan ailelerin kadınları, zorlu yayla şartlarında büyük bir emek harcıyor. Elektrik ve su gibi temel ihtiyaçların bulunmadığı yaylalarda, kadınlar her gün doğumundan akşam karanlığına kadar süren bir mesaiyle hayatlarını sürdürüyor.

Süt Sağmak, Peynir Yapmak ve Daha Fazlası

Yayla yaşamının zorluklarına rağmen kadınlar, gün boyunca çeşitli işlerle ilgileniyor. Sabahın erken saatlerinde uyanan kadınlar, odun ateşinde yemek pişiriyor, su taşıyor, koyun sağıyor, çamaşır yıkıyor ve çocuklarına bakıyor. Ayrıca, süt sağma ve peynir yapma gibi geleneksel işlerle de uğraşıyorlar. Modern hayatın sunduğu pek çok konfordan uzak bir yaşam sürmelerine rağmen, doğayla iç içe olmanın verdiği huzur kadınların motivasyonunu artırıyor.

Yaylada her gün yaklaşık 500 koyunu iki kez sağan kadınlar, sağdıkları sütleri eşek sırtında kilometrelerce taşıyarak mandıraya satıyor. Bu zorlu mesai, kadınların hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlü olmalarını gerektiriyor.

“Yaylanın Zorlukları Var Ama Huzurunu Da Yaşıyoruz”

Yayla hayatının zorluklarına rağmen büyük bir kararlılıkla çalışmaya devam eden kadınlardan Besra Demir, yayladaki yaşamı şöyle anlatıyor: “Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyoruz ve gün batana kadar çalışıyoruz. Günde iki kez koyun sağımı yapıyor, peynir, yağ ve yoğurt gibi süt ürünlerini üretiyoruz. Ancak yaylanın da zorlukları var; özellikle yağmur yağdığında çadırlarımız su altında kalıyor, su taşıma gibi zorluklarla karşılaşıyoruz. Ama yaylanın havası ve suyu bizlere huzur veriyor.”

Yayla hayatının zorluklarına rağmen, Besra Demir, gençlerin yayla hayatından memnun olmadığını ve eskiye oranla ailenin yaylaya çıkmadığını belirtiyor. “Biz bu zorlukları göğüslüyoruz, ama bizden sonra gelen neslin bu yükü taşıyacağını sanmıyorum” diyen Demir, yayla hayatının giderek unutulmasından endişe duyuyor.