Türk milletinin Anadolu’daki varlığını kalıcı hale getiren ve tarih sahnesinde yeni bir sayfa açan Malazgirt Zaferi, 954. yılında bir kez daha gurur ve coşkuyla anılıyor.
1071’de Anadolu’nun Kapıları Açıldı
26 Ağustos 1071’de, Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Bizans İmparatoru Romen Diyojen’e karşı kazandığı büyük zafer, yalnızca bir savaşın galibiyeti değil, Türk milletinin kaderini değiştiren tarihi bir dönüm noktası oldu. Malazgirt Meydan Muharebesi, Türklerin Anadolu’ya girişini hızlandırarak, bu toprakları ebedi yurt haline getirdi.
Milletin Birlik ve Dayanışmasının Simgesi
Malazgirt Zaferi, cesaretin, stratejinin ve inancın birleştiğinde nelerin başarılabileceğini gösterdi. Sultan Alparslan’ın beyaz elbiseler giyerek askerlerinin karşısına çıkıp yaptığı tarihi konuşma, bugün hâlâ hafızalarda canlılığını koruyor.
Anadolu’nun Kapısı Ebediyen Açıldı
Zaferin ardından Türk boylarının Anadolu’ya yerleşimi hız kazanırken, yeni devletlerin ve uygarlıkların temeli atıldı. Malazgirt, yalnızca askeri bir zafer değil; aynı zamanda kültürel, sosyal ve siyasi açıdan da Anadolu’yu Türk-İslam yurdu yapan bir başlangıç oldu.
Bugüne Verilen Mesaj
Malazgirt, Türk milletine birlik ve beraberlik içinde olunduğunda hiçbir gücün karşısında duramayacağını hatırlatan bir sembol olarak tarihteki yerini koruyor. Her yıl düzenlenen anma törenleri, hem şehitlerimizi yad etme hem de bu büyük zaferin mirasını gelecek nesillere aktarma açısından önem taşıyor.
954 yıl önce Malazgirt Ovası’nda yazılan bu destan, bugün de milli ruhun, cesaretin ve bağımsızlık iradesinin en güçlü hatırlatıcılarından biri olmayı sürdürüyor.
HAKAN ARAS