Iğdır’ın yetiştirdiği Milli Boksör ve Gençlik ve Spor il Müdürlüğü Spor Hizmetleri Müdürü Savaş Kaya, milletvekili adaylığını açıklamaya hazırlanıyor.
Savaş Kaya gazetemize yaptığı açıklamada, “Iğdır’a şimdiye kadar özellikle spor alanında hizmet ettim. Bundan sonra da siyasette hizmet etmek istiyorum. İnşallah halkımızın teveccühüyle meclise giderek Iğdır’ı temsil edeceğime inanıyorum” dedi. SAVAŞ KAYA KİMDİR?İsmim Savaş Kaya , Mili Sporcuyum, Gençlik Spor Müdürlüğünde, Spor Hizmetleri Müdürüyüm. Ben sekiz yaşından beri spor yapıyorum. Iğdır Gençlik Spor Müdürlüğünde Iğdır adına devam ediyorum. İleri ki zamanlar da tabi ki sporda şampiyon olduktan sonra Tekelspor’a geçerek İstanbul adına oynadım. Ondan sonra ise birçok şampiyonluk elde edip Beşiktaş'a geçtim.
Üç tane çocuğum var. Evliyim. Küçük oğlumun ismi Aras, diğerinin ismi Şamil, kızımın ismi de Nisa. Onları da spora yönlendirdim ve onlar da boks yapıyor. Tabi ki bu spor bizim ailemizde bir gelenektir Annemden babamdan bize miras, onlardan bize geçti. Çünkü onlar sporu çok seviyor ve spor yapmamızı istiyorlar. Ayrıca bizim de bu ülkeye başarılı sporcular yetiştirmemizi istiyorlar. Bizler de onlara hediye olarak şampiyonluk hediye ettiğimiz de onlar da çok mutlu oluyor. Ben zaten Burukan Aşiretinin çocuğuyum. Annem de Motanlı Aşiretinin kızı. Dolayısı ile ben iki taraftan aşiret çocuğuyum. Eşim de buralı ve Azeri Türkü. Bu şekilde Iğdır'da Spor Hizmetleri Müdürü olarak görevime Iğdır'da devam ediyorum..
2) Iğdır'da spor yapmak gerçekten zor bir şey. Biz üç ülkeye sınırı olan bir şehiriz. İran, Azerbaycan ve Ermenistan'a. Iğdır'da gerçekten çok iyi, çok başarılı sporcularımız var. Ama bazen insanlarımız, iş adamlarımız da dahil çok zayıf bakıyorlar spora. Sporun ehemmiyetinin farkında değiller. Yani devletimizin ve bakanlığımızın spor için bazı imkanları var mesela matraklardan ve vergilerden düşlüyor zaten bu. Sponsorluk anlamında destek olunuyor. Biz işte bunları bir türlü iş adamlarımıza anlatamıyoruz. Aslında çok anlatıyoruz da ama anlamıyorlar. Yani şöyle ki, Iğdır'dan bir değil beş çıkar, beş değil on çıkar. Başarılı sporcular çok çıkar. Bu konuda ise birçok zorlukları çeken kişi özellikle benim. diyebilirim. Örneğin Iğdır Geceleri düzenleniyor ve ben oraya gittiğimde çocuklarımızın spora yönlendirilmesi konusunda konuşup anlatıyorum. Yani çocuklarımız dışarıda polisimizin , askerimizin amacını bilsinler onlarla birlikte omuz omuza hareket esinler diye uğraşıyoruz. Bizim amacımız bu. Amacımız bu ülkeye başarılı sporcular yetiştirmek. Amacımız burada, Iğdır'da bir değil, iki değil, beş değil, yüz değil binlerce kez İSTİKLAL MARŞIMIZI okutmak.
3) Boks herkesin yapabileceği bir spor değildir. Boksu zeki insanlar yapar. Boks bir savunma sanatıdır. Boks dışarıdan sanıldığı gibi " haydi bir eldiven takalım da boks yapalım " değildir. Ama dışarıdan öyle sanılıyor. Halbuki öyle değil. Yani biz gerçekten çok emek verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Bazen akşamları uyuyamıyorum da. Çünkü başımı yastığa koyduğum zaman da mesela teknik olarak " sol - sol -sağ " şeklinde yumruklarımızı çalıştırıp rüyalarımızda bile yumruk atıyoruz. Yani kısaca bok herkesin gece gündüz düşünüp de bizim gibi yapabileceği bir spor değildir. Boks zeki insanın işidir Allah rahmet eylesin rahmetli Sinan Şamil Sam her zaman derdi boksu herkes yapamaz diye. Ayrıca ben şunu da eklemek istiyorum: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk de boşuna dememiştir ki " Ben sporcunun zeki olanını , çevik olanını ve aynı zamanda ahlaklısını severim diye. Ben bunu katıldığım tüm spor guruplarında tüm sporcularımıza her zaman ifade edip söylüyorum bu sözü. Bu sözlere layık olmalısınız diye. Bunu rica ediyorum. Sizler bu sözlere layık olduğunuz sürece spor her zaman güzel gider. Aşkla, sevgiyle, barışla, barışçıl bir şekilde herkesi yönlendirmek için elimizden gelen her şeyi de yapacağımızı ifade ediyoruz.
4) Şimdi size söylemek istediğim bir şey var ki benim babam boksu çok sever. Boksu çok sevdiği için de çocukluğundan beri de hep hayal edermiş ki çocukları da boks ile uğraşsın. tabi ki babam inşaatlarda keser sallayarak geçimimizi sağlayan bir adamdı. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Benim babam bizi gerçekten çok zor şartlarda büyüttü. Mesela bir örnek verecek olursam diyelim ki 24 saatlik yola gideceğiz otobüsle, bu yolu gidebilmek ve otobüse binebilmek için gidip ondan bundan borç alıp bizi bu şekilde gideceğimiz yere gönderirdi. Bizi bu seviyeye kadar bu şekilde getirdi babamız. Gerçekten de çok zor şartlar altında bu noktaya kadar gelebildik. Babamız boksu çok seviyordu evet ama annemiz de bize bir şekilde destek veriyordu. Allah onlardan razı olsun. Burada gerçekten söylemek istiyorum ben annemin babamın ellerinden öperim. Büyüklerimiz öyle çocuklar yetiştirmiş ki ülkeye birçok şampiyon kazandırmıştır. Mesela Busenaz gibi birçok farklı farklı branşlarda şampiyonumuz var. Kız kardeşim de bu arada Avrupa şampiyonu. Onu söylemek isterim. Yeğenim Yağmur var o da Avrupa ikincisi oldu. Ben Savaş Kaya kardeşim Ulaş Kaya ile Türkiye şampiyonluğu oynadık. Bu dünyada bir ilk. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Yani düşünsenize iki kardeş Türkiye şampiyonasında final oynuyor. Düşünsenize iki tarafta da ikimizin ayrı ayrı antrenörleri duruyor yanımızda. Tabi ki kardeşin de bükemeyeceğin eli öpeceksin, kardeşim maçı aldı orada. Annem ve babam bunu televizyondan izlerken çok duygusal anlar yaşamışlar. Ayrıca o vakit bizim bir valimiz vardı ve bununla çok gurur duydu. Gelip bize sarıldı falan.. Şunu da söylemek istiyorum: Benim hem annemin babası hem de babamın babası ikisi de pehlivandı.
5) Benim 2007 'de atamam oldu. Kars Arpaçay ilçesine Beden Eğitimi Öğretmeni olarak atandım. İlk profesyonel maçım da o zaman oldu. Çekoslovak yalı rakibimle yaptım bu maçı. Ve bu maçı da aldım. Tabi ki yine ifade edeyim bizler kardeşlerimle çok zor şartlarda çalıştık ve kendimizi yetiştirdik. Benim Dünyada ve Avrupa’da çok derecelerim var. Üniversiteler Arası Dünya üçüncülüğüm var, Akdeniz Olimpiyat ikinciliğim var. Avrupa Birliği şampiyonluklarım var, uluslararası şampiyonluklarım var. Ahmet Cömertle üç kez şampiyonluklarım var. 15 kez Türkiye şampiyonluğum var Altın Kemer şampiyonluklarım var, Azerbaycan'da şampiyonluklarım var, Uluslararası Romanya şampiyonluklarım var. Ve daha aklıma gelmeyen birçok ülkede şampiyonluklarım var. Benim zaten 8 yaşından beri başlayıp 33 yaşına kadar devam ettiğim bir spor hayatım var. " 33 yaştan dolayı" da bıraktım. Iğdır da güzel bir organizasyon yaparak "Şampiyon Boks Galası" diye spor gecesi yaptım. Iğdır'ımıza başarılı sporcular yetiştirmek için faaliyetlerde bulundum ve çok başarılı sporcular yetiştirdim.
6) Bence yenilmek de bir başarıdır. Çünkü kendine geliyorsun ve farkına varıyorsun yani. Ben birkaç şehirde ve ülkede maçlara gittiğimde ve yenildiğimde kendime geliyordum, diyordum ki bundan sonra daha iyi çalışacağım. Daha çok başarılı olmak için elimden geleni yapacağım. Ve yaptım da çalıştım da. Sporda " ben kazandım" değil yada " ben kaybettim değil Önemli olan hem kazanınca hem de kaybedince daha çok çalışmak.
Spor olmasaydı diye düşündüğümde ne yapardım acaba diye hayal ettiğimde ya bir mahallede kuytu bir köşede sızar kalırdım, ya her gün kavga ederdim, ya başka işler yapardım, kötü alışkanlıklarım olurdu. Gerçekten de spor sevgidir, barıştır, sporu ben herkese tavsiye ediyorum. Herkes spor yapsın. Çünkü spor kadar güzel bir şey yok. Spor insanın konuşmasını, hal ve hareketlerini şeklini şemalını duruşunu , değiştirir. Hatta insan uyuduğunda bile rahat uyumasını sağlar. Yani spor sağlıktır. Herkese sporu yapmasını tavsiye ediyorum.
7) Tabi sporda her ülkenin bir spor yapma şekli vardır, Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Yani her ülkenin spora bakış acısı farklıdır. Bizim ülkemiz ise bu konuda gerçekten çok iyidir. Biz Milli Takımla Güney Kore’ye gittiğimizde tarihim çok iyi olmasa da şunu diyebilirim ama okuyan mi iyi bilir gezen mi iyi bilir diye bir soru vardır ya bence hem okuyup hem de gezen daha iyi bilir. İşte ben Kore’de buna şahit oldum. İşte biz Güney Kore'ye gittiğimizde herkes oranın selam verme şekli ile bize karşı saygı gösterisinde bulundu ve önümüzde saygı ile eğildi. Bu benim bizzat kendi gözlerimle görüp şahit olduğum bir şeydi. Hocalarıma bu saygının, önemsenmenin sebebini sorduğumda hocam bunu şöyle açıkladı: Hocam nasıl yani dedi ben de dedim ki bizi gördüklerinde bu şekilde selam verip önümüzde eğiliyorlar, bunun nedeni nedir ben bunu öğrenmek istiyorum. Ben çok merak ediyorum. Biz Osmanlı zamanında şehit vermişiz orada, Laz’ı, Kurdu, Çerkez’i , Türkü Azeri’si ile orada şehit vermişiz onları kurtarmak için. Orada şehit olmuş atalarımız. O şehitliğe gidip Fatiha’mızı da okuduk bu arada. Yani sporun güzellikleri bunlardır. Ben kitabı alıp okusam bunları belki bilmezdim anlamazdım ama gerçekten oraya gidip bunları canlı görmek kadar güzel bir şey olamaz. Yani bizi sevgi ile aşk ile karşıladılar. Bizi çok sevdiler, biz de onları çok sevdik.
Gerçekten gençlerimiz spora yönelmesi için bizler de çok çaba sarf ediyoruz. Yani kendim Spor Hizmetleri Müdürü olarak bu konuda elimden geleni yapıyorum. Spor Bakanlığımızın bu konuda gerçekten çok yatırımları var. Yani Bakan Yardımcımız olsun Hamza Yerlikaya olsun çok hizmetleri var. Sporun içinden çıkan birileri ile aynı dili konuşup anladığımız için bizi anlıyorlar. Çünkü karşımdaki bir sporcu olunca ben derdimi anlatabiliyorum . İdarecilikte de bu böyledir. Örneğin spor müdürüne gittiğinde ve sıkıntılarını anlattığında seni anlayabilmeli. Bir sporcunun vitamini olsun ihtiyaçları olsun bunu yöneticiler anlayabilmeli. Ben Spor Hizmetleri Müdürü olarak mesela sporcu daha kapıyı çalıp içeri girer girmez onun benden ne istediğini neye ihtiyacı olduğunu hemen anlıyorum. Elimde bir elma varsa yarısını onunla paylaşıyorum. Neden ? Çünkü bize onlar lazım. .Gençler bize lazım. Sokaktaki dışarıdaki çocuklarımızdan onları spora kazandırmak için elimden ne geliyorsa yaptım ve yapıyorum da. Ben Iğdırlıyım ama bunu bir yönetici olarak Elazığ olsun Erzurum olsun, İstanbul olsun Ankara olsun tüm şehirlerdeki yöneticiler çok önem vermeli sporcuya. Bir koltuğa sahip olan yönetici koltuğu taşımalı, koltuk onu taşımamalı. Eğer ki güzel işler yapmak istiyorsa, bu ülkeye başarılı sporcular yetiştirmek istiyorsa elini bence taşın altına koymalıdır her yönetici. Bizler sadece koltuklarda oturmak için değil, hizmet etmek için geldik. Biz bu ülkeye başarılı sporcular yetiştirmeye geldik. ve çıkarmaya da devam ediyoruz, Hem içinde birçok şampiyonu olan ailemle birlikte iki tane de sporcu yetiştirip kazandırsak ne mutlu bize.
9) Ben buralıyım, ben Iğdırlıyım, ben Iğdır'ın çocuğu için her şeyi yaparım. Sırtımda da taşımışımdır, Ben Gençlik Spor Müdürlüğünde Şube Müdürlüğü de yaptım. İdarecilik de yaptım 4 yıl önce. Parke döşedim, boya yaptım, bu konuda birçok videom da var zaten. Çünkü Gençlik Spor Müdürlüğü denildiği zaman akla gelen nedir biliyor musunuz ? Orası insanın ikinci evidir, benim ikinci evimdir. Vurguluyorum ; orası benim için ikinci evimdir. Birçok değerli büyüğümüzün de desteğini alarak Gençlik ve Spora birçok hizmetlerimiz oldu. Yüzme dahil birçok branşta Bakanlığımızın çok desteği var. Ben kendi memleketime ne kadar hizmet etsem azdır. Başka kulüpler beni istedi ama ben gidip başka kulübün adına oynamadım. Hep Iğdır'ın adına oynadım ben. Ondan sonra şampiyonluk elde ettikten sonra ve maddi olarak kısıtlı olduğumda başka kulüpler adına oynadım. Bu yüzden hiç kimse benim kadar memleketime yanamaz çünkü ben Iğdır sevdalısıyım. Memleket sevdalısıyım, ülkemin sevdalısıyım. Türkiye sevdalısıyım. Onun için ben hep diyorum, ben bu memleketin genciyim sporcusuyum, birçok başarı elde ettim, bu başarımı da elimde bir altın yüzüğüm gibi istiyorum ki burada yalnızca Savaş kaya değil rahmetli Sinan Şamil Sam başarılı sporcular çıksın. Iğdır’a gelip misafirim de olan Sinan Şamil SAM örnek aldığım biridir. Ben istiyorum ki Sinan Şamil Şamlar çıksın Iğdır’dan istiyorum. Savaş Kayalar, Nehirler çıksın istiyorum. Şampiyonlar çıksın istiyorum. Yağmurlar çıksın. Gönül ister ki memleketimizde herkes şampiyon olsun. Her anne ve babanın tek isteği çocuğunun başarılı olmasıdır.