Havaların ısınmaya başladığı yaz aylarında, ülkemizin hatta dünyamızın geleceğini tehdit eden orman yangınları, dikkatsizlik, kasıt veya bilinmeyen bazı nedenlerden dolayı mevcut ekosistemi ve bu ekosistem içerisinde yaşayan canlı veya cansız varlıkları yok etmektedir. Orman yangınının genel tanımı “Ormanda yaşama birliğinin üyeleri olan, canlı ve cansız bütün yanabilen varlıkları yakıp yok edebilen ateş” olarak ifade edilmektedir. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, orman sadece yaşadığımız şehrin havasını temizleyen ülkemizin kereste ve odun ihtiyacını karşılayan ağaçlar değil, ormanda barınan ve ormana fayda sağlayan canlılarında yanıp yok olması ve mevcut ekolojik dengenin bozulmasıyla sürüklendiğimiz felaket akla gelmektedir. Orman yangınının oluşabilmesi için yangın üçgeni dediğimiz 3 unsura ihtiyaç vardır. Bu unsurlar; sıcaklık, oksijen ve yanıcı madde olup, yangının çıkabilmesi için tutuşma sıcaklığının en az 300-400 derece, oksijen oranının 20-21 civarında olması gerekmektedir. Bu üç faktör dikkate alınarak yangın anında yangının söndürülebilmesi için tutuşma ısısının ve oksijen miktarının düşürülmesi gerekmektedir. Özellikle oksijen oranının 15 ve altına düşürülmesiyle yangın kontrol altına alınabilir. Yanıcı maddenin ortamdan uzaklaştırılması ise yangının kontrol altına alınabilmesi için ikinci derecede önemli unsurdur. Yanıcı maddelerin uzaklaştırılması yangına yakın mesafedeki ağaçların şeritler halinde kesilerek ve örtü temizliği yapılarak gerçekleştirilebilir. Orman yangınlarının başlıca 4 çıkış sebebi vardır. Bu sebepleri sıralamak istersek, ihmal ve tedbirsizlik 47, bilinmeyen sebepler 34, kasıt 13 ve yıldırım 6 olarak tespit edilmiştir. Bilinmeyen unsurlar arasında demir yolları raylarından tren geçme esnasında sıçrayan kıvılcımlar, içildikten sonra etrafa fırlatılan şişelerin mercek görevi görmesi gibi pek çok unsur yangın sebebi olabilmektedir. İlk defa 1937’de kabul edilen orman kanunlarından bu yana yaklaşık 75 bin adet orman yangını çıkmış ve yaklaşık 1.630.000 hektar alan yanmıştır. Ülkemiz ormanlarının 58’i yangına hassas olup, ülke ormanlarımız son yıllarda kendine yetmemekte ve diğer ülkelerden tomruk ve kereste ithalatı yapılmaktadır, Yangına maruz kalmış ve ekolojik sistemi bozulmuş alanların ağaçlandırılarak ülke ekonomisine katılması ve bu alanlar ağaçlandırılırken yangın emniyet şeritleri ve yangını engelleyen bitkilerinde kullanılması gerekmektedir. Bu doğrultuda aşağıdaki tavsiyelere uyulması, orman yangınlarının önlenmesi ve ülkemizdeki ormanlık alanların korunması ve artırılması için büyük önem taşımaktadır:
1) Rüzgarla yayılmaya karşı sedir gibi siperlik ağaçların dikilmesi, bunun yanı sıra yangına karşı daha dayanıklı olan kapari, akasya, sedir ve zeytin gibi ağaçların dikilmesi
2) Özel ormancılığın yaygınlaştırılması
3) Ormanların, yerleşim merkezlerinin (kurumlar, konutlar, işyerleri vb.) dışında bir alana kurulması
4) Kızılçam türü ağaçların dikiminin azaltılması
5) Osmanlı döneminde özellikle Toroslarda yaygın olan Toros sedirinin tekrar yaygınlaştırılması
6) Yangına hassas bölgelerin yeterli bir meteoroloji istasyon ağı ve gözetleme kuleleri oluşturulması
7) Orman yangınları ile mücadelede halkı bilinçlendirici eğitimler düzenlenmesi
8) Orman alanları içerisindeki işletmelerin denetlenmesi ve atıkların kontrolünün sağlanması
9) Yangın söndürme araç ve gereçlerinin bakım ve onarımlarının düzenli yapılması
10) Yangın söndürmede kullanılması için gölet gibi sulak alanların oluşturulması
11) Ormanlık alanlarda ateş yakılmasına yönelik düzenlemelerin gözden geçirilmesi
12) Yapay zekâ ve teknolojik imkanların kullanımının artması
GENEL
Yayınlanma: 12 Ağustos 2021 - 09:57
Orman Yangınları İle Mücadele
Havaların ısınmaya başladığı yaz aylarında, ülkemizin hatta dünyamızın geleceğini tehdit eden orman yangınları, dikkatsizlik, kasıt veya bilinmeyen bazı nedenlerden dolayı mevcut ekosistemi
GENEL
12 Ağustos 2021 - 09:57