Iğdır Belediyesi’nde işlerine son verilen 204 işçinin açtığı dava, kamuoyunda “adalet yerini buldu” yorumlarıyla karşılanmıştı. Yerel mahkemenin verdiği işe iade ve tazminat kararı, hem işçilere hem de ailelerine nefes olmuştu. Ancak bu sevinç kısa sürdü. Belediyenin itirazı üzerine dosya Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi'ne taşındı ve karar bozuldu. Artık ne işe dönüş, ne de tazminat hakkı var. Geriye sadece bir belirsizlik ve derin bir sessizlik kaldı.
Bu İnsanlar Sadece “İşçi” Değil, Bu Toplumun Ta Kendisi
Bahsi geçen 204 kişi, sadece bir sayı değil. İçlerinde çocuk okutmaya çalışan anneler, evine ekmek götürmeye uğraşan babalar, gelecek hayali kuran gençler var. Onlar bu toplumun emektarları. Ve şimdi mahkeme salonlarının soğuk duvarlarında adalet arıyorlar.
Ama esas sorgulanması gereken soru şu: Bu insanların hakkı için gerçekten kim mücadele etti?
Alagöz Siyaset Yapmadı, İnsanlık Yaptı
Cantürk Alagöz’ün yaptığı şey bir siyasi hamle değil, bir insanlık refleksiydi. İşçilerin sesini duydu çünkü kendisi de bu toprakların alın terini bilen bir isimdi. Elini taşın altına koydu çünkü bu şehirde kimse aç kalmasın diye dert eden bir yüreğe sahipti.
Kimse Sahip Çıkmazken O Sahip Çıktı
204 işçi neye tutunacağını bilmezken, Alagöz onların yanında durdu. Yetkililer susarken, o konuştu. Diğerleri çözüm üretmek yerine sadece izlerken, o yol aradı.
Bugün işçiler mahkeme kararlarıyla sarsılmış olabilir. Ama onlar biliyor:
Bu şehirde hâlâ kendileri için mücadele eden biri var.
Ve o kişi, Cantürk Alagöz’dür.
Ama kimse sormadı: Sen işçileri belediyeye tehditle mi geri aldıracaktın?
Yoksa kendini haçlı seferine çıkan komutan mı sandın? Gerçek sendikacılık; diyalogla, sağduyuyla, çözümle olur.
Senin yaptığın ise sokak kabadayılığından öteye gitmedi. Ne belediye başkanıyla masaya oturdun, ne işe dönmeleri için yapıcı bir öneri sundun.
Sadece şov yaptın, ortamı germekle yetindin.
Ve bu süreçte işçilerin geleceğini değil, kendi imajını düşündün. Oysa aynı dönemde Milletvekili Cantürk Alagöz, sessizce ve istikrarlı bir şekilde mücadele verdi.
Kapı kapı gezdi, destek aradı, gerçek ihtiyaç sahipleri için çözüm yolları sundu. Ama sen ne yaptın?
Eylem adı altında gerilim pompaladın.
İşçinin mücadelesini kişisel gösteriye çevirdin. Bugün 204 işçi hâlâ mağdur.
Ve herkes biliyor:
Senin savaşın emekçi için değil, kendi reklamın içindi. Bu şehir artık maskeleri görüyor.
Ve unutma Himmet Bozan:
Gerçek sendikacı masada kazanır, meydanda değil.
Belediyede İşçi Açığı Sürerken Mehmet Nuri Güneş’e Vicdanlı Adım Çağrısı
Iğdır Belediyesi’nde personel eksikliği her geçen gün daha da görünür hale gelirken, işten çıkarılan 204 emekçi hâlâ evlerine bir parça ekmek götürebilmenin derdinde. Mahkeme kararlarının bozulmasıyla birlikte, umutları yeniden kırılan bu insanlar şimdi gözünü belediye başkanı Mehmet Nuri Güneş’e çevirmiş durumda.
Çünkü bu insanların beklentisi büyük değil:
Sadece adil bir değerlendirme.
İçlerinde gerçekten işe ihtiyacı olan, geçim mücadelesi veren, ailesiyle zor şartlarda yaşayan onlarca kişi var.
Mevcut durumda belediyede açık pozisyonlar olduğu bilinirken, bu kişilerin yeniden değerlendirilmesi için bir komisyon kurulması, vicdanlı ve yerinde bir adım olacaktır.