Zengezur Koridoru, 2025 yılının sonuna gelinirken hem diplomatik hem de stratejik açıdan en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Yıllardır bölgesel gerilimlerin odağında yer alan koridorla ilgili süreçte, sahadaki gelişmeler hız kazanırken masadaki düğümlerin de çözülmeye başladığı görülüyor.
Diplomatik Cephede Tarihi Yakınlaşma
Ağustos 2025’te ABD’nin arabuluculuğunda imzalanan ve kamuoyuna “Washington Bildirgesi” olarak yansıyan deklarasyon, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir dönemin kapısını araladı. Tarafların karşılıklı olarak birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanıması ve ulaşım hatlarının açılması yönünde mutabakata varması, zengezur Koridoru’nun geleceği açısından dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Anlaşma kapsamında, koridorun güvenliği ve işletilmesine dair uluslararası ya da tarafsız denetim mekanizmalarının gündeme geldiği ifade ediliyor. Bu durum, uzun süredir güvenlik ve egemenlik tartışmaları nedeniyle tıkanan sürecin daha teknik ve kontrollü bir zemine taşındığına işaret ediyor.
Ankara’dan Net Mesaj: “Hiç Olmadıkları Kadar Yakınız”
Aralık 2025 itibarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar da sürecin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Erdoğan, Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasına “hiç olmadıkları kadar yakın” olunduğunu vurgularken, 2026 yılının başında Ermenistan ile normalleşme sürecine dair sembolik adımların atılabileceğini duyurdu.
Bu mesajlar, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkiler açısından değil; Türkiye, güney kafkasya ve Orta Asya hattındaki ticaret, lojistik ve enerji dengeleri açısından da Zengezur Koridoru’nun stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu.
Saha ve Masa Aynı Anda İlerliyor
Diplomatik gelişmelerin yanı sıra sahadaki hazırlıkların da hızlandığı belirtiliyor. Ulaşım altyapısı, lojistik planlamalar ve bölgesel entegrasyon projeleri, koridorun artık yalnızca bir siyasi başlık değil, somut bir jeopolitik gerçeklik haline gelmeye başladığını gösteriyor.
Uzmanlar, 2026 yılına girilirken Zengezur Koridoru’nun kaderinin büyük ölçüde netleşeceğini, bu sürecin Güney Kafkasya’da dengeleri köklü biçimde değiştirebileceğini ifade ediyor. Zengezur, artık sadece bir koridor değil; bölgenin geleceğini şekillendirecek anahtar bir hat olarak görülüyor.
HAKAN ARAS