Terör, insanlık tarihinin en karanlık lekelerinden biri olarak toplumların kalbine saplanan bir hançerdir. Her bombalı saldırı, her pusu ve her masum can kaybı, terörün insanlığa nasıl düşman olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. TUŞAS patlamasında yaşadığımız acı olay da bunun son örneği. Üç kahramanımızı şehit verdik, 14 insanımız yaralandı. Peki neden? Çünkü bir avuç kanlı terörist, insan hayatını hiçe sayarak kendi sapkın ideolojilerini dayatma derdindeler. Terör, sadece bir eylem değildir; o, insanlık onurunun yok edildiği, ahlaksızlığın zirveye ulaştığı bir alçaklık simgesidir.
Terörün kullandığı dil nefrettir, amacı kaostur, hedefi ise masumları katletmektir. Onların varlık sebebi, toplumu korkuya boğmak ve kendi kanlı fikirlerini yaymaktır. Sözde bir davayı savunmak adına insanların yaşamlarına kast eden bu zihniyet, en ufak bir insanlık kırıntısı bile taşımamaktadır. Terörün bahanesi olmaz, haklı bir sebebi olamaz. Her seferinde "ama" ile başlayan cümleler, bu şiddetin ne kadar çirkin ve aşağılık olduğunu göz ardı etmeye çalışanların maskesidir. Terör, hangi amaca hizmet ederse etsin, her zaman ve her yerde lanetlenmelidir. Çünkü masum insanların kanı üzerinden kurulan hiçbir dava haklı değildir.
Terörün bu kadar yaygın hale gelmesinde, sadece terör örgütlerinin değil, onları destekleyen, finanse eden, fikirlerine çanak tutan her kesimin suçu vardır. Onları koruyan, onlara zemin hazırlayan, fırsat tanıyan her devlet, grup ya da kişi, dökülen her kanda pay sahibidir. Terörün kökünü kazımak, sadece teröristleri öldürmekle bitmez; terörün beslendiği bataklığı kurutmak gerekir. Bu bataklık, ideolojik kışkırtmalardan finanse eden devletlere kadar uzanan geniş bir ağdır. Bu ağ kesilmedikçe, her öldürülen teröristin yerine yenisi gelecek ve terör döngüsü devam edecektir.
Saldırılarda ölen her masum insan, geride parçalanmış hayatlar, sönen umutlar bırakıyor. Terörün amacı budur: insanları umutlarından, sevdiklerinden, yaşama dair her şeyden mahrum bırakmak. Ancak asıl korkunç olan, bazı kesimlerin bu vahşeti normalleştirmesi ve adeta bir siyaset malzemesi haline getirmeye çalışmasıdır. Terörün hiçbir "meşru" sebebi olamaz. Masum insanları öldürerek bir ideolojiyi savunmaya kalkışmak, sadece acziyetin ve korkaklığın göstergesidir.
Bu ülke, terörle yaşamaya alışmak zorunda değil. Hiçbir millet, hiçbir toplum, terör belasıyla mücadele etmek zorunda kalmamalıdır. Terör, bir halkı susturamaz, diz çöktüremez. Terörün karşısında dimdik duran bir toplum, en güçlü silahtır. Ancak bu duruş, sadece sloganlarla ya da basit kınamalarla değil, somut adımlarla, kararlılıkla ve terörün tüm destekçilerinin üzerine gitmekle mümkün olabilir.
Sonuç olarak, terör sadece bir suç değil, insanlığa karşı işlenmiş en büyük ihanetlerden biridir. Bu alçaklık, her zaman ve her yerde en ağır şekilde cezalandırılmalı, terör örgütlerine ve onların destekçilerine hiçbir şekilde müsamaha gösterilmemelidir. Hangi ideolojiyi savunursa savunsun, terörist teröristtir. Terörün dili, dini, ırkı yoktur; o sadece kanla beslenen bir vampirdir. Onun kökünü kurutmak, insanlık onurunu savunan herkesin ortak görevidir. Bu uğurda dökülen her kan, teröre karşı verilen büyük bir mücadele bayrağıdır. Ve bu bayrak asla yere düşmeyecektir.